İbn Haldun, Liberalizm ve Sanat
- Deniz Getik
- 12 Oca 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Oca

Her batılılaşma hamlemiz İslami gerekçe mi taşıyor?
14. yüzyılda yaşayan İbn Haldun, çok daha sonraları, 18. yüzyılda ortaya çıkan liberal siyasi ideolojiyle özel olarak ilişkilendirilmedi. Literatürde her ne kadar doğrudan ismi geçmese de İbni Haldun; bireysel özgürlüğün ve serbest piyasanın önemi hakkındaki fikirlerinin, liberal düşüncenin belirli yönlerini Mukaddime’de hükümetlerin aşırı hükmünün bireysel gelişimin ekonomik büyümeyi bastırdığını asabiye ve sosyal dayanışma kavramları üzerinden tartışır. İbn Haldun, siyasi gücün sadece zorlamaya değil, aynı zamanda çoğunluğun rızasına ve desteğine dayandığı siyasi varlıkların istikrarının da buna dayandığına inanıyordu. Ayrıca, devletin vatandaşlarının temel ihtiyaçlarından sorumlu olması gerektiğine, ancak aynı zamanda ekonomik faaliyetlerin özgürlüğe, inisiyatif ve ticaret özgürlüğüne dayanması gerektiğini belirtir. İbn Haldun'un fikirleri ve kavramları çok farklı bir tarihsel ve toplumsal bağlamda geliştiğinden, bu fikirlerin çağdaş liberalizmle doğrudan bir ilişki içinde olmadığını da söylemek elzem.
Liberalizm, bireysel özgürlüğü, demokrasiyi ve ekonomik işlere sınırlı hükümet müdahalesini vurgulayan politik bir ideoloji ve felsefedir. Türkiye'de liberalizm karmaşık bir tarihe sahiptir. Cumhuriyet, ilk yıllarında hükümet katı bir laiklik biçimini destekledi ve sanat alanı da dahil olmak üzere liberal fikir ve uygulamaları bastırılmış olarak geri planda kaldı. Son yıllarda Türkiye'de liberal düşünce yeniden canlandı ve ülkenin siyasi ve kültürel manzarasında bir miktar liberalleşme oldu. Bu, daha fazla sanatsal özgürlüğe ve deneyime yol açtı, ancak durum karmaşık olmaya devam ediyor ve siyasi ve kültürel faktörler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden etkileniyor.
Bu anlayış, uygulamanın sadece estetik değerlerle sınırlı olmadığı, aynı zamanda sosyal, politik ve dini konuların da içerebileceğini kabul eder. Liberal anlayış, sanatçıların kendilerini ifade etmekte özgür olmalarını sağlıyor, ancak aynı zamanda sanat eserlerinin kendilerine zarar vermemesi gerektiğini de vurguluyor. Türkiye'de liberal bakış estetik kuramları eleştirisi, özellikle 20. yüzyıl sonları ve 21. yüzyıl başlarında, uygulamada özgürlükçü bir anlayışını savunan yazarlar ve eleştirmenler tarafından yapılmıştır. Bu eleştiriler genellikle sanatın sadece elit bir azınlığın değerlendirmesine ve yaratımına yönelik değerlendirmelere, sanatın sosyal, politik ve ekonomik göçmenlerin yabancı kayıtları, sanatın sanatçısının kişisel özellikleri ve duygusal durumlarının onların ülkelerine odaklanmasına yöneliktir. Bu eleştiriler, sanatın daha demokratik, sosyal bir rol oynayabileceği, insanların hayatlarını daha iyi anlamlandırmalarına ve daha etkili bir şekilde iletişim kurmalarına olanak sağlayabileceğini savunmaktadır. Liberal literatür, insan gelişiminin, özgürlüklerinin ve kullanımlarının önemine yöneliktir. Bu yapı, Türkiye'deki Müslüman kavramı için estetik kuramların eleştirisinin yanında daha da özgürleşerek özellikle kadınlar ve LGBT bireylerin özgürlüklerini koruma üzerine de odaklanmalıdır. Ayrıca, liberal bakış açısı, dinin devlet işleriniyle yorumlanmaması inancıdır. Bu nedenle, liberal eleştiri, Türkiye'de dinin siyasi alanda aşırı bir rol oynadığını ve bu sonuçta insanı ilerletmekten ilerlediğini ileri sürüyor. Bu totaliter anlayış tüm inanç tarihini ve İslam’ın estetikle olan dinamiğini de etkiledi. İslam sanatı ve estetiği, güzelliğin Tanrı'nın doğasının bir yansıması olduğu ve sanatsal yaratıların Tanrı'yı yüceltmeye ve O'na ibadet etmeye yardımcı olabileceği inancına dayanır. Allah'ın sonsuz ve karmaşık doğasını yansıttığına inanılan karmaşık geometrik desenler ve hat sanatı İslam sanatında yaygındır. Ayrıca birçok İslam sanatçısı, bir tür putperestlik olarak görüldüğü için sanatta canlıların tasvirinden kaçınmıştır. Bunun yerine, düzen ve kaos arasındaki ilişki gibi doğal dünyanın yönlerini simgeleyen soyut tasarımlara ve kalıplara odaklandı.
Liberal çerçevede, Türkiye'deki Müslümanların sanat anlayışı özgürlük ve özgür ifade ön planında olabilecektir. Bu, farklı kutuplardaki sanatçıların da kendi sorumluluklarını ve ayrıcalıklarını sergileme özgürlüğüne kavuştuğunda bir anlam kazanacaktır. Bu anlayış, uygulamanın sadece estetik değerlerle sınırlı olmadığı, aynı zamanda sosyal, politik ve dini konuların da içerebileceğini kabul eder. Böylelikle, sanatçılar kendilerini ifade etmekte özgür olacak ancak genel geçer onaylanan sanat eserlerinden de korunmak gerekecek.
Comentários